Powered By Blogger

21 Aralık 2010 Salı

Anlamsız hareketler

Kendisine saygısı olmayan , ne istediğini bilmeyen , birinin verdiği değeri götünün kalkması sebebi olarak gören insanlar bir daha karşıma çıkmayın hesabı ağır olur altında kalırsınız nokta

19 Aralık 2010 Pazar

Canım..

Canım diyoruz şimdi tekil gözyaşlarımızdan içimiz yana kavrula .Yüz bin kere ,milyon kere Canıııım diyoruz .Hangi varlık değil ki Can'a muhtaç ?
Canım demenin önemini bilmeyenlere gelsin öyle dillerde sakız olmasın isteğim .İnsanın sadece bir canı vardır. Senin kaç canın var ki böyle oluyorsun diye sorasım geliyor bazen .Ne ince şiirler vardır canla ilgili ama gerçek değerinden söylemezsek, gün gelir "hadi canım sende" şeklini de alır bu ince kelime.
Can Cananına demeli sadece "Canım"

Boş sayfalar...

Bazı insanlarda aynen yazıda olduğu gibi, gittikçe sıradanlaşır "içerik boşalır , şekil kalır."
Hayatımızda da sıkça böyle insanlarla karşılaşırız büyük umutlarla başlarız ve gittikçe yavan ve sinir
bozucu haller alırlar.. Görüntü de aynı kişi vardır ,ama sadece gösterişine aldanmışsınızdır halbuki ..
Bir bakmışsınız yanınızda hiç bir işe yaramayan dar ufuklu , sizi hiç bir yere taşımayan insanlarla dolmuş.
Onun için insanları da kitaplar gibi tanımadan önce göz atmak gerekiyor bazen.

18 Aralık 2010 Cumartesi

Ne aşkımı gözüne sokacam kimsenin , ne şiir yazacağım, ilişik seveceğim gücüm kalmadı .Artık sıradan sevdalar, sevgiler istiyorum çok yorgunum, kimsenin nazına gelemiyorum ...

1 Temmuz 2010 Perşembe

Sırtımda delik deşik yağmurluk
yağmur iliklerime kadar işlemiş
havanın soğuğu üstüme bir kat daha binerken
ben sana olan sevdamla ısındım ,
ta ki derinden bir gel dersin diye
bekledim yine beklerim o yağmurlarda
aşkın beni sırılsıklam ederken
ıslanmışım kimin umrunda
sevdanın ateşi yeter de artar

Güven

Artık içimdeki sesi duymaz gibiyim , kalbim atmaz , gözlerim dolmaz oldu. Keşke diyemeceğim bunlar için de çünkü, insanın elleri gibi duyguları da nasır bağlarmış. Sevemez olur, hissedemez olur, çocukluğundaki gibi sevinç çığlıkları atamaz olurmuş. Hayat öylesine bir çizgi veriyor ki yürümemiz için düşmemek için her türlü cambazlığı hileyi yapmak gerekiyor bunu üzelerek de olsa söylemem gerekiyor. Hayat bizim adil ve ya iyi olmamıza göre davranmıyor . Ne kadar iyide olsanız , dürüst de olmaya çalışsanız hayat sizi ya kıvama sokup güçlendiriyor, eğer bunlara rağmen ayakta kalıp gücünüzü koruyamıyorsanız yavaş yavaş yok olup gidiyorsunuz . Bazen geliyor en yakın dostunuzdan bile kendizi kollamanız gerektiğini anlıyorsunuz ki ,hayatta genelde yenilen kazıklar dosttan yenilir. Unutmamak gerekiyor ki dost bildiğiniz , kendinizi yanlarında güvende hissettiğiniz kişilerle birden bire düşman kesiliverirler. Aralarındaki güven ilişkisi bitmiştir, yerine samimiyetten yoksun, uzak, sıradan ve hatta bazen düşmanca bir hal alıyor . En kötü öğrenme tarzı bu olmasına rağmen iyiki de böyleside var diyor ve bazen insan insanın gerçek dostlarını bulmasına ve hayatta daha güçlü durmasına yardımcı oluyorlar diye düşünüyorum .

Hey gidi dünya; ne kaypaktır dönüşlerin !

Yeminlerle sımsıkı bağlanan dostlar,
Çift bağırada tek yürek tasıyor gibiyken basta;
Saatleri, döşekleri, yemekleri, emekleri birken;
İki ayrı kişi olsalar da, sevgide ayrılmaz gibiyken,
Bir hiç yüzünden tartısır,
Boğaz boğaza geliverirler birden.

Shakespeare'in şiiri her şeyi özetler gibi zaten ...Siz siz olun dostunuzun kıymetini bilin diyeceğim ama temkinli de olun diyorum ...

24 Mayıs 2010 Pazartesi

Avuç içi_M

İçimi gecenin bu saatinde garip bir merak sardı. Sebebine gelince annemin avuç içi falıma bakması oldu,bunca yıldır fallara gülüp geçen ben birden merak etmeye başladım
Annem evleneceğim kişinin şu an uzakta olduğunu ve isminin baş harfinin m olduğunu söyledi . Merak etmekle beraber içimde bir garip şaşkınlık vardı. Ama bu kez içimden gülmeye başladım...Uzun zaman sonra tekrar kendimi
bir garip kader sarmalını gördüğümü sanır gibi oldum . Çünkü ben eğer bunu hissettim ve eğer hissettiysem bu ve ya buna benzer bir şeyin başım gelmesi muhtemel .Sanırım secret felsefesi de buna benzer bir felsefeye oturuyor. Bir şeyi o anda derinlemesine inanırsanız gerçekleşiyor. Sanki kaderi bir nevi inandıklarımız ve korkularımız oluşturuyor gibi. Gördüğümüz rüyalarda bazen bilinçaltımızı şekilendirdiğinden o olayların karşımıza çıkmasını sağlıyor.

Hadi bakalım blog başımıza neler gelecek görelim :))

13 Mayıs 2010 Perşembe

Silver Bullet

Eğer Eros olsaydım sana ok değil, bir gümüş kurşun sıkardım; içindeki tüm şeytanları öldürmek için ...

11 Mayıs 2010 Salı

aslan pençesi..

şirler pençe-i kahrımda olurken lerzân.
beni bir gözleri âhûya zebûn etti felek.

Sultan Selim, aşkın büyüklüğü karşısında insanın ne kadar güçlü olursa olsun , aciz kalacağını ne de güzel anlatmış .
Ey aşk ! sen ne büyüksün.

7 Mayıs 2010 Cuma

Adı aşk

Senin adın aşk değil mi ?
Sessizce yanıma sokuluşundan bildim seni.
Çok zamanır görmüyordum
Acep bir bilinmez diyarda mıydın ?
Kimler öptü ,kimler kokladı o güzel yüzünü
Gözleri ahu , saçlarında sonbahar yeli esen sevdiğim.

Adın aşkmış çok iyi bildim ama ,
Neden bir gün olsun gülmedin yüzüme
Hep yıldızsız gecelerin bekçisi yaptın beni
Beni kara talihime mahkum ettin ey aşk
Alacağın olsun beni benden ettin
Çok yorgunum nefesim yetmiyor seni yakalamaya
Ya kendin gel ya da git bu şehirden

6 Mayıs 2010 Perşembe

Elveda

Gecelerdir seni bana dolu dizgin getiren
Hayalin oldu beni bende bitiren
Ne iliklerime kadar çektiğim sigara çarem olur ,
Ne de senin için döktüğüm gözyaşı
Sensiz geçen her anım olurken acı
Bari bir elvedayı çok görme n'olur.

5 Mayıs 2010 Çarşamba

nn1

Zaten neresinden bakarsan bak ahmakça bir o kadar da tutarsızca...

23 Nisan 2010 Cuma

tctc1

Ne kadar insanları sevsen de sıcak olmayacakmışsın.Böylesi yaramıyor sanki 3 liralık hesaba 10 lira ödeyen kişi gibi oluyorsun sonunda. kim ne kadar istiyorsa değil ne kadar hak ediyorsa o kadar sevilmeli. Öğrendim ki soğuk ve boşvermiş bir kişi olmak daha iyiymiş.

22 Mart 2010 Pazartesi

tepegöz

Okun işlemediği kılıcın kesmediğimi tepegözdüm ben , sense çelimsiz vücudunla beni gözümden vurdun Basat.

19 Mart 2010 Cuma

11044800

Zamanın ne kadar çabuk geçtiğini yeni gelen yaşımla daha iyi analıyorum koskaca 21 yılı deviriyorum. Bir insan için çok büyük bir zaman geriye bakıp ne yaptığım diye bakıp kendim sıkmak istemiyorum. Geldiği gibi yaşamak en güzeli olmalı yaşanalar insanı ne kadar yorsada ...
Hayatta kalma mücadelesi veriyor herkes, ne için bunca uğraş bilmeden .Ben de pek biliyor sayılmam yaşamak mutlu olmak için olmasa gerek, ve şu an yazdıklarımın kaçınız için önemi var ?
Okumuş olun ya da olmayın yazdıklarımı pek bir önemi yok benim için . Doğum günüm yaklaşıyor kaç kişi hatırlayacak ve bir o kadar kişi de aklının ucundan geçirmeyecek ama benim öyle büyük beklentim yok zaten . Ama yinede insanı bir garip duygu kaplıyor yaşının ilerlemesi ömrüne yeni günlerin eklenip onların dakikaları eklenip an ve an onları yaşadığını hatırlamak .Ha yeni yaşına gireceksin ne değişecek derseniz ha 11 ,21 ya da 91 ne farkeder ama bundan sonra dakikalar mutluluk getirmesin yıllar huzur versin isteğim .anlık geçip gitmesin bir parça duman gibi rüzgerlar alıp götürmesin :) herşeye rağmen mutlu olmaya çalışıyorum blog yeni yaşımda herkesten önce kendimden beklentim var umarım hayattta yediğim kroşeleri 21. roundda ona tekrar iade etme planlarım var olmazsa da ne yapalım alıştık artık :)

Bir kaç kişi dışında pekte beklentim yok ama onlarda hatırlamazlarsa canları sağolsun beni sadece birgün değil hergün düşünüyorlar derim. :)
Mutluyum blog her zamankinden çok daha fazla öyle anlık, ağzım kulaklarıma varırcasına kadar olmasa da ...
Bir gün senin yeni yaşını da kutlarım merak etme blog iyi geceler .

20 Şubat 2010 Cumartesi

Dreams of night

Bugün yine rüyalarımın ne kadar gerçeğe yakın olduğunu gördüm rüyamda hiç tanımadığım bir kız tarafından kolumdan kelepçelendim ve uzaklara götürüldüm ama nasılsa bu yüzü hiç görmemiştim ama kendimi çok yakın hissetmiştim saat kaçta kalktım ona bile bakmadım. Mutlu olmuştum sanırım ...

Akşama kadar bu yüz aklımdan çıkmadı fazlasıyla etkilenmiştim çünkü , onun beyaz tenli,hafiften y
anaklarının allığı , sevimli gamzesi ve safiyane yüz ifadesi vardı aklımda . Uzaklara götürülmem gerçek olur mu bilmem ama, o daha önceden facede eklediğim ama hiç profiline bakmadığım Tinaya çok benziyordu. Yine garip bir durumun içinde bulmuştum kendimi istemeden aşık mı oluyordum yine hem de hiç bir şekilde tanımadığım, görmediğim, bilmediğim bir kişiye bu kişi Amerika' da dahi olsa .Garip ama gerçek . Profiline gezdikçe ona olan hayranlığım bir kat daha arttı . Barbary wine adlı grupta vocalmiş .Sesi ile beni büyüledi desem yeridir . Tarzıda Amerikan ve Irish Folk . Çaldıkları müzik kulağa çok hoş geliyor .Küçük bir grup ama şarkıları çok güzel dinlemenizi tavsiye ederim .Onun birkaç parçasını dinlemem yetti ama albümü olsa alırdım bakalım artık belkide ulaşabilirim ...Sadece bununla kalsa iyi, birde kitap dükkanı varmış .Tam hayallerimdeki kadın desem yeridir çünkü rüyama girdi..Ne garip!

Yani yapabilsem tüm hayatını öğrenmek isterdim ... Rüyalarıma giren kadın...Ama öğrensem ne çıkar o da ayrı mevzu şimdi diyorum. Şu an param olsa Amerika'nın Pittsburg'un yolunu tutsam atlasam uçağa gitsem konserine dinlesem.Sırf macera olsun diye ama ne güzel olurdu diyorum .Beni anlamasına da gerek yok . Sadece bir hayalin parçası olsun yeter çünkü gerçkler acı veriyor.

Ah ah rüyalar! İnsanı ne garip ediyor hele de benimkiler gibi bu kadar gerçeğe yakınsa birde ...


ÇOOOOK mutlu oldum blog :D

Dinlemek isteyenler için myspacede buldum :

http://www.myspace.com/barbarywinemusic

http://www.barbarywine.com/music.htm

Rüyalar ve hayaller işte ne yaparsın...

Belki birgün seni de görürüm Tina neden olmasın ?

Time out! no extra time...

Hatanın dönüşü zor olsa gerek bazen imkansız gibi gözüküyor ama bir yolunu bulup dönmek gerekiyor. Bir kapıda bu kadar uzun süre beklemenin anlmsızlığını anlamış durumdayım..

Her neyse artık bu saçma saplantılı bağlılığımdan benim her yaptığım işi yanlış anlamasından bıktım artık .Ona yaklaşmaya çalıştıkça çabalarım her nasılsa bir şekilde engellenmiş gibi duvara çarpıyordu. Sanırım buydu beni ona bağlayan ama yeter artık her anımda onu düşümekten ve ondan uzakta olmaktan yoruldum ve vazgeçiyorum . Onun yüzüne bakmak bile kalbimi derin yaralar açıyorken bunları söylemem gerekiyodu . Neden bu kadar bağlanıyorum ve bu kadar yoruyorum kendimi bilmiyorum . Tarifi ne mümkün anlatmak ne zor ama çok büyük acı her an yanında olsa da onun seni anlamaması ...



Ah ah ! Ne desem ki aklımı başımdan almıştın . Hem de ne alma . Bundan yaklaşık bir buçuk ay öncesiydi okuldan çıktım yine aklımda sen vardın ve dilimde dert olur şarkısı harbi dert oldun ... Ne önüme ne arkama ne sağıma soluma bakıyordum ... Bi arabanın altına kalmama ramak kalmıştı . Kornaya basıyor ama duyan kim duymak için kulakla beyin koordinesi lazım bendeki beyin çoktan uzaklardaydı . Son anda kendimi yolun kenarına atmasaydım ne olurdu acaba değer miydi senin için ölmeye ?

Artık ne önemi var ki ölmüşüm yaşamaşım sen beni anlayıp kalbinden bir parça yer etmedikten sonra ama yok madem öyle ve madem ben seni bin düşünürken sen istediğim biri bana vermiyorsun sevgi toplandıkça değil çarpıldıkça büyür diye düşünüyorum benim sevgim koskoca bir ' 0 ' dan başka bir şey ifade etmiyor .

Ya ben ya sen gideceksin buralardan bu şehir dar geliyor nefes alamıyorum . Karşılksızz seni deli divane gibi düşünmeyeceğim artık seni o güzel gözlerine bakmayacağım .Aklımı alamayacak gülüşün desem de bunlar senin için boş sözler gelecek belkide ama seviyorum ne yapıyım ama çok seviyorum keşke bu kadr sevmesydim ya vazgeçerdim ya da bir anda söyler kurtulurdum bu kalbe bu kadar yük olduğun yeter

Git artık !!!


Time out! no extra time...

9 Şubat 2010 Salı

Çentik

Keşke kendime daha çok zaman ayırabilseydim diyor boşa giden bunca zamanın ardından yorgun bedenimde çentikler atmaya ediyordu zaman.Bu yaşıma kadar ne yaptım sorsalar heralde bir hiç derdim belkide bir çoğunuz böyle diyecek . Ne yapıyoruz ne için yaşıyoruz her gün aynı monoton hayat koştur dur hiç bu koşuşturma arasında ne yapıyorum ben dediğiniz oldu mu ?Ben de şu aralar fazlasıyla olağan bir durum haline geldi . Ben geçen zamana direniyorum bi şekilde hayatıma tekrar yön verip kazanacağım benliğimi .Çünkü benliğimizde durağan olmadığından yeri gelir uçar gider belkide siz bir başkası olmuşsunuzdur farkında bile olmazsınız... dikkat edin!! ... Bunca zamandır çok saçma şeyler peşinde koşmuşum ve üzülmüşüm ve yeri geldi ağladım ama bu şekilde tanıdım ve öğrendim hayatı daha çok yumruk yedikçe ve savaştıkça kendimi daha güçlü hissettim. Siz siz olun yumruklardan korkmayın onlar sizi güçlü kılacak iksiri içinde taşır eğer yaşrsanız korkmayın ve hayata sımsıkı sarılın. İyi ki de acılar var diyor bazen insan hayatındaki güzelikleri görmek için bunlarda gerekli ...Üzülmek pek hoş değil ama kaybedilenide getirmesede yeni şeylere ufuk açmamızı engellemediği sürece normal görülebilir .

hoşçakal blog ;)

2 Şubat 2010 Salı

Yaşam ve mutluluk

Sorma kaç yıl oldu bilmiyorum acılarla geçen
Yorgunum çok hemde çok
Ciğerlerim hışırdıyor, öksürüyorum hafiften
Gözlerimin altı şişmiş ama ağır aksak yazıyorum
Ama yorgunda mutsuz da olsa yaşıyorum
Her ne kadar ben bunun adına yaşamak demesem de
Belki de yaşamak budur yaşmaktan anladığım herneyse
Rockofeller gibi zengin olmak mı , yoksa
Hitler gibi acımasız olmak mı ,yoksa
Cengiz han gibi tüm dünyayı ele geçirme peşinde koşmak mı hayat ...
Tarihe çok büyük harflerlerle geçmiş insanlardı acaba onlar mutlu muydular
Belkide değildiler
Küçük ve perişan hayatlarımızda biz belkide daha mutluyduk
Gerçek mutluluğun tek yolu var galiba
Mutluluk tek başına elde edilecek bir şey olmadığı
Yunus Emre'nin dediği gibi :
....Hepisinden iyice. 'Bir gönüle girmektir' ...
Kısacası mutluk gönülden gönüle akan bir çeşmedir tek başına elde edilen şey mutluluk değildir
Konusal olarak bütünlük olmayabilir ama beynim ve kalbim kadar parçalı olamaz şu an ...
İyi geceler

12 Ocak 2010 Salı

Sokak Lambası

Başı öne eğikti sokak lambasının
Diğerlerinden ayrı bir köşede
Ağlamaklı ışıklarını saçıyor
Kimbilir ne derdi vardı
Yağan bazen yağmur ,bazense kardı
Anlatmak çaremi olacaktı derdine
Belkide dert katacaktı derdine
Bilemedi.
Bilemezdi,çünkü o sadece bir sokak lambasıydı.

Oğuz Coşgun

3 Ocak 2010 Pazar

Boksör...

yalnız bu adam yalnız ;
ruhu bir köşede, bedeni bir köşede
kıyasıya yumruklaşıyorlar
ne zamanki anlaşırlar ,
bu yalnızlık son bulur
ama ne zaman biter bu kavga hiç bilmiyorum...

Anlatmalıymış.... ne önemi var ki yazılan şiirin

Blog sana bayadır bişey paylaşmıyodum, kimseyle paylaşamadığım gibi bir zamanlar sevgimi ifade edemediğim yare yazdığım şiirimi paylaşıyorum .....

Soğuk Nefes
Sahildeki kumlar kadar yalnızlık
Her yerde soğuk bi karanlık
Senin olmadığın her yer ıssız
Sensiz bu yürek çaresiz

Dün gece uyandım kan ter içinde
Neden sensizim neden çaresizm
Gelme artık sensiz olsun gecelerim
Ben sana söylemedilklerim

Her nefesim her şeyim
Nerede biter diye düşümüyorum artık
Ölene kadar bu sevda
Bunları bilmesende seni sever ruhum

Bir sen vardın bir de asi yağmurlar
İkiside sırılsıklam ederdi beni
Sımsıcak yüreğin habersiz olsada benden
Ruh ayrılsada bedenden
Soğuk nefesimde bile sen olacaksın

Oğuz Coşgun

coste

Ne yazacağım konusunda şu an pek bi fikrim yok
Onun için bugün size güzel bir söz bir paylaşıyım dedim.
....

Ben kendime sizi anlatmak yerine kendimi en iyi anlatacak sözleri
bulmak belki kolaya kaçmak oldu ama olsun hoşuma gitti :))

Ben yaşama hep ters adımlarla başladım,bundan dolayı insanlara ters gelirim,hep alakası olmayan düşlerle yaşarım,hiç kimseden yardım dilemem.mahkumiyeti değil;özgürlüğü severim.emretmekten değil;rica etmekten hoşlanırım,her türlü hileyi bilirim ;ama dürüstlüğe önem veririm.insanların tipine veya endamına değil;yüreklerine değer veririm.BENİM DOST'LUĞUMU YÜREKLİLER BİLİR..

İyi geceler blog